DEVAM: 12. Mescid
İnşası
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ يَحْيَى
بْنِ فَارِسٍ
وَمُجَاهِدُ
بْنُ مُوسَى
وَهُوَ أَتَمُّ
قَالَا
حَدَّثَنَا
يَعْقُوبُ
بْنُ إِبْرَاهِيمَ
حَدَّثَنَا
أَبِي عَنْ
صَالِحٍ
حَدَّثَنَا
نَافِعٌ
أَنَّ عَبْدَ
اللَّهِ بْنَ
عُمَرَ
أَخْبَرَهُ
أَنَّ
الْمَسْجِدَ
كَانَ عَلَى
عَهْدِ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
مَبْنِيًّا
بِاللَّبِنِ
وَالْجَرِيدِ
قَالَ
مُجَاهِدٌ
وَعُمُدُهُ
مِنْ خَشَبِ
النَّخْلِ
فَلَمْ يَزِدْ
فِيهِ أَبُو
بَكْرٍ
شَيْئًا
وَزَادَ
فِيهِ عُمَرُ
وَبَنَاهُ
عَلَى
بِنَائِهِ
فِي عَهْدِ
رَسُولِ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ بِاللَّبِنِ
وَالْجَرِيدِ
وَأَعَادَ
عُمُدَهُ
قَالَ
مُجَاهِدٌ
عُمُدَهُ
خَشَبًا وَغَيَّرَهُ
عُثْمَانُ
فَزَادَ
فِيهِ زِيَادَةً
كَثِيرَةً
وَبَنَى
جِدَارَهُ
بِالْحِجَارَةِ
الْمَنْقُوشَةِ
وَالْقَصَّةِ
وَجَعَلَ
عُمُدَهُ مِنْ
حِجَارَةٍ
مَنْقُوشَةٍ
وَسَقْفَهُ
بِالسَّاجِ
قَالَ
مُجَاهِدٌ
وَسَقَّفَهُ
السَّاجَ
قَالَ أَبُو
دَاوُد
الْقَصَّةُ
الْجِصُّ
Abdullah b. Ömer (r.a.)
haber vermiştir ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devrinde mescid-i
Nebevi'nin (duvarları) kerpiç, tavanı ve direkleri hurma ve hurma
dallarındandı.
-Mücahid (rivayetinde)
dedi ki: Direkleri hurma dallarındandı. -Ebu Bekir (r.a.) buna bir şey ilave
etmedi. Ömer (r.a.), Hz. Nebi zamanında olduğu gibi kerpiç ve dallarla inşa
etti, fakat biraz (kıble tarafına) ilave yaptı. Eski ağaç direklerini yine
yerine dikti. --Mücahid, direklerini
ağaç dallarından yaptı-- Osman (r.a.) ise o'nu (mescid'in binasını) değiştirdi
ve çok büyük ilavelerde bulundu. Duvarını nakışlı taşlar ve kireçle yaptırdı.
Direklerini nakışlı taşlardan yaptı, tavanını da sac'la (abanoz ağacı veya hind
çınarı ile) kaplattı.
Mücahid, (metindeki
"bi's-sac" kelimesini harf-i cersiz olarak) "sac" (manasını
verecek şekilde isim cümlesi) olarak rivayet etti.
Ebu Davud dedi ki;
"kassa" kireç'dir.
Diğer tahric: Buhari,
salat; Ahmed b. Hanbel, II, 130.
AÇIKLAMA: Müellif, bu hadisi Muhammed b. Yahya ve
Mücahid b. Musa'dan rivayet etmiştir. Metinde ravilerin rivayetleri arasındaki
farka işaret edilmiştir. Muhammed b. Yahya "direkler" manasına gelen
kelimeyi "ameduhu" şeklinde rivayet ettiği halde Mücahid,
"Umuduhu" şeklinde nakletmiştir.
Hadis-i
şeriften anlaşıldığına göre Mescid-i Nebevi ilk üç halife devrinde yıkılıp
yeniden inşa edilmiştir. Hz. Ebu Bekir mescidde her hangi bir değişiklik
yapmamış Hz. Nebi'in yaptırdığı hey'et üzere inşa ettirmiş ve mescidi büyütme
cihetine gitmemiştir. Hz. Ömer, mescidin kıble tarafına bir miktar ilavede
bulunmuşsa da malzemede bir değişiklik yapmamış, eskiyenlerin yerine yenisini
koymuş, ilk halini korumuştur. Hz. Ömer, bu ilaveyi yaparken, Fahr-i Kainattan
duyduğu "Mescidimizi büyütmemiz gerekir" hadisine dayanmış ve
"eğer bunu duymasaydım hiç bir şey ilave etmezdim" demiştir. Bu
rivayet Ahmed b. Hanbel'in Müsned'in de mevcuttur.
Bu
konuda İbn Sa'd Salim b. Ebi'n-Nadr'dan şunları nakletmektedir: Hz. Ömer
zamanında müslümanlar çoğalıp Mescid daralınca Hz. Ömer, mescidin etrafındaki
evleri satın alıp mescide ilhak etti. Bunlar içinde Hz. Abbas'ın evi de vardı.
Hz. Abbas'a, Hz. Ömer evini istimlak edeceğini söyleyince Hz. Abbas buna razı
olmadı. Hz. Ömer de üç şey ile muhayyersin:
1.
Evini istimlak ederiz, paranı alırsın,
2.
Evinin benzeri bir ev satın alırız veya,
3.
Kendi rızanla müslümanların istifadesine verirsin.
Abbas
hiçbirine razı olmadı. Bunun üzerine Ubey b. Ka'b'ı hakem tayin ettiler. Ubey;
İsterseniz
Resulullah'tan duyduğum bir hadisi nakledeyim, dedi. Kabul ettiler. Ubey dedi
ki:
Resulullah
(S.A.V.) "Cenab-ı Hak Davud'a içinde zikir edeceği bir ev yapmasını
vahyetti. Hz. Davud mescidin planını hazırladı fakat bu plan İsrail
oğullarından birisine ait olan bir evin bir bölümünü içine almaktaydı. (O
mescid, Mescid-i Aksa'ya aitti) Hz. Davud bu evi satın almak istedi, sahibi vermemekte
direnince, Hz. Davud gönlünden zorla almayı geçirdi. Bunun üzerine Cenab-ı
Allah:
"Ya
Davud, ben sana içinde zikredeceğin bir ev yapmanı emrettim. Sen ise, evime
zorla alınan bir malı katmak istedin. Halbuki gasb, benim şanımdan değildir.
Cezan da bu evi yapmamandir" buyurdu. Hz. Davud:
Ya
zürriyetimden biri yapmak isterse, diye niyaz edince, Cenab-ı Hak:
Onlar
için de aynıdır, buyurdu.
Bunun
üzerine, Hz. Ömer, Ubeyy'in yakasına yapışıp; "sana bir şey getirdim sen
daha şiddetlisini gösterdin" dedi. "Bu söylediklerinden kendini
kurtarman gerekir" diye ekledi. Daha sonra kendisini alıp sahabilerin
toplu olduğu mescide getirdi. Sahabilere Ubeyy:
Mescid-i
Aksa'nın yapılışı ile ilgili Resulullah'tan bir şey duyan var mı? diye sordu.
Ebu Zerr ve diğer bir sahabi peş peşe duyduklarını söyleyince Hz. Ömer'e:
"Beni
bu konuda itham edici hareketlerin vardı ya Ömer, işte şahitlerim" dedi.
Hz. Ömer de;
"Hayır
ya Eba Munzir, seni itham etmedim; ancak Resulullah'tan nakledilen hadise bir
destek aradım, hepsi o kadar" dedi.
Daha
sonra Hz. Abbas'a dönüp:
Gidebilirsin
artık evine dokunmayacağım, dedi. Hz. Abbas ise:
Madem
ki bunu söyledin ben de evimi müslümanlara vakfettim mescitlerini genişlet,
dedi. Hz. Ömer de FVviet bütçesinden .bir miktar para ayırıp mescidi
genişletti.
Hz.
Osman ise, cemaatin çoğalması dolayısıyla mescid dar geldiği için hem sahasını
genişletmiş, hem de malzemelerde büyük değişiklikler yapmıştır. Eskiden kerpiç
olan duvarları nakışlı taşlarla ördürmüş, sağlam olması için harcını kireçten
yaptırmış, tavanını da Hindistan tarafından getirilen ve sac denilen bir ağaçla
örtmüştür.
Hz.
Osman duvarları taşla ördürürken bu taşlara kendisi nakış yapmamış ve
nakışlanmasını da emretmemiştir. Bu taşlar, bazı civar bölgelerden getirilmiş
ve nakışlarına dokunulmamıştır. Bazı alimler Hz. Nebiin, "Benim ve Raşid
halifelerimin sünnetine sanlınız" hadisi şerifinin delaleti ile, Hz.
Osman'ın bu hareketine bakarak böbürlenme maksadı olmaksızın mescidi tazim ve
sağlamlaştırmak maksadıyla nakış yapmanın ve bazı malzemelerin kullanılmasını
caiz görmüşlerdir. Her ne kadar Hz. Osman'ın yaptığı, devrindeki bazı
sahabiler tarafından hoş görülmemiş ise de mekruh olacak şekilde süs ve övünme
için değildir.